Eşit ve adil olmayan şartlarda bir
süreç yaşadık. Bu süreç, Hayır’da buluşan ve buluşturan
memleket gençliğine sınırsız imkânla değil inançla büyüttüğü
bir mücadele getirdi.
Hiçbir arkadaşımızın boynu
bükülmesin, gözleri yere bakmasın.Duruşumuz gibi boynumuz da
dimdik dursun.
Biz bu memlekete, parçası olduğumuz
Cumhuriyetin kurduğu meclise ve hepsinden öte yaşadıklarımıza
ve yaşayacaklarımıza sahip çıktık.
En başından beri sadece kendimize ve
bu memleketin birikimine inandık. Kanmadık, aldanmadık,
vazgeçmedik ve en önemlisi yanılmadık.
Bizim nezdimizde bu seçimin hiçbir
meşruiyeti yoktur. Meşru olan bizim kararlığımızdır, bizim
kararımızdır. İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den,
Artvin’den, Diyarbakır’dan, Mersin’den ve memleketin
yarısından hep birlikte haykırdığımız hayır’dır.
Biz kazandık.
Baskıdan, şiddetten, nefretten bir an
bile korkmadan aylarca sokağını terk etmeyen gençlik kazandı.
Oy hakkından vazgeçmeyen; gününü
otogarda, havaalanında, sandık başında, seçim kurulunda geçiren
gençlik kazandı.
Emeğine, toprağına, çocuklarının
geleceğine, aydınlık günlerin umuduna sahip çıkan halkımız
kazandı.
Artık tam zamanıdır!
Yolsuzluğun alkışlandığı,
hırsızların utanmadan güldüğü o balkonlardan yükselen cılız
sesler, değil bizi, kendi balkonlarımızdan çaldığımız
tencere-tavanın sesini bile artık bastıramaz.
Şimdi daha yüksek sesle bu
mücadeleyi, bu birikimi, bu inancı korumanın tam zamanıdır. Ve
bu mücadele, inanç, direnç bir teşekkürden çok daha fazlasını
hak ediyor.
Bizim davetimiz bir teşekküre, bir
kutlamaya değil.
Bizim davetimiz üç aydır olduğu
gibi yaşamaya davettir.
Ayakta kalmaya, diri ve dik durmaya
davetimiz tüm gençliğedir!
Ayağa yeniden kalkalım, mümkünlüğüne
inandığımız onurlu başka geleceği yine birlikte kuralım.
Hayatıyla, özgürlüğüyle, oyuyla,
ısrarıyla, cesaretiyle, mücadelesiyle, neşesiyle ve inadıyla bu
gerçekliğin parçası olan tüm dostlara selamla.
Vazgeçmek yok, bu memleket bizim!